NEDEN ANAOKULU?
ÇOCUK OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURMUNA NEDEN GİTMELİDİR ?
GeliÅŸim yıllarında saÄŸlıklı bir anne-çocuk iliÅŸkisinde çocuk zamanla, annesini ona doyum veren, bakan ve onu koruyan bir birey olarak görür. İhtiyaçları karşılanan bebek anneye GÜVENMEYİ öÄŸrenir. Güven duygusunun yapı taÅŸları da böylelikle atılmış olur. EÄŸer anne çocuÄŸa karşı tutarlı, kararlı ve olumlu ise, çocukta, doyum bulacağına dair bir TEMEL GÜVEN DUYGUSU oluÅŸmaya baÅŸlar. GeliÅŸim yılları boyunca anne ve babası tarafından bir birey olarak kabul edildiÄŸini, dinlenildiÄŸini, sevildiÄŸini, görüÅŸlerine saygı duyulduÄŸunu gören çocukta kendisine saygı, özgüven geliÅŸir. Özgüven, “bireyin kendisini yetenekli, önemli, baÅŸarılı ve deÄŸerli” biri olarak algılama derecesi olarak tanımlanabilir. Okul öncesi eÄŸitimin amaçlarından biri de, çocuÄŸun anaokulunda kendi kiÅŸiliÄŸine karşı olumlu bir tutum geliÅŸtirmesidir. ÇocuÄŸun okul öncesi eÄŸitimi sırasında yaÅŸantıları mutlu ve anlamlı olursa, ilkokula kendine yönelik olumlu duygularla baÅŸlaması ve böylece baÅŸarı olasılığı artacaktır. 3 yaşında baÅŸlayan okul öncesi eÄŸitim, çocuÄŸa kendini TANIMAYI, yeteneklerinden haberdar olmayı ve ona akranlarından farklı olan özelliklerini öÄŸretir.Froebel’ in deyiÅŸi ile “anaokulunun amacı, öÄŸrenmeye ilgi uyandırmak” tır. Anaokulu çocuÄŸa bilgi aktarmaktan çok, çocuÄŸun içindeki var olan yeteneklerin serpilip geliÅŸmesine yardımcı olur. Burada okuma yazma öÄŸretilmez, ancak okuma yazma olgunluÄŸu kazandırılır. Anaokulunda, renk, sayı ve karamlar çocuÄŸun düÅŸüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Parmak boya ve resim faaliyeti, su oyunu, kum oyunu, ritmik jimlastik, bloklarla oynama önde gelen oyun dizileri arasında sayılabilir. Çocukların en hoÅŸlandıkları dramatik oyun köÅŸeleridir. Çocuk en iyi ve kalabalık içindeki oyun köÅŸelerini anaokulunda bulur.Anaokulunun temel öÄŸretim programı içinde, insan ve hayvanları tanıtma, ülkemizi ve dünya ülkelerini tanıtma, önemli olay ve günlerle, trafik ve görgü kurallarını öÄŸretme sayılabilir. Bu amaçla yaratıcılığı destekleyici bir eÄŸitim ortamı, çocuÄŸun doÄŸal merakını geliÅŸtirecek, hayvan yetiÅŸtirme, bitki yetiÅŸtirme gibi araÅŸtırma ve inceleme yapmaya yöneltici köÅŸelere sahip olmalıdır. Hayal gücünü destekleyici kitaplar, resimler, filmler, sesli ve görüntülü malzemeler de eÄŸitimciye destek saÄŸlayacaktır. GeliÅŸim yıllarında saÄŸlıklı bir anne-çocuk iliÅŸkisinde çocuk zamanla, annesini ona doyum veren, bakan ve onu koruyan bir birey olarak görür. İhtiyaçları karşılanan bebek anneye GÜVENMEYİ öÄŸrenir. Güven duygusunun yapı taÅŸları da böylelikle atılmış olur. EÄŸer anne çocuÄŸa karşı tutarlı, kararlı ve olumlu ise, çocukta, doyum bulacağına dair bir TEMEL GÜVEN DUYGUSU oluÅŸmaya baÅŸlar.GeliÅŸim yılları boyunca anne ve babası tarafından bir birey olarak kabul edildiÄŸini, dinlenildiÄŸini, sevildiÄŸini, görüÅŸlerine saygı duyulduÄŸunu gören çocukta kendisine saygı, özgüven geliÅŸir. Özgüven, “bireyin kendisini yetenekli, önemli, baÅŸarılı ve deÄŸerli” biri olarak algılama derecesi olarak tanımlanabilir.Okul öncesi eÄŸitimin amaçlarından biri de, çocuÄŸun anaokulunda kendi kiÅŸiliÄŸine karşı olumlu bir tutum geliÅŸtirmesidir. ÇocuÄŸun okul öncesi eÄŸitimi sırasında yaÅŸantıları mutlu ve anlamlı olursa, ilkokula kendine yönelik olumlu duygularla baÅŸlaması ve böylece baÅŸarı olasılığı artacaktır. 3 yaşında baÅŸlayan okul öncesi eÄŸitim, çocuÄŸa kendini TANIMAYI, yeteneklerinden haberdar olmayı ve ona akranlarından farklı olan özelliklerini öÄŸretir.Froebel’ in deyiÅŸi ile “anaokulunun amacı, öÄŸrenmeye ilgi uyandırmak” tır. Anaokulu çocuÄŸa bilgi aktarmaktan çok, çocuÄŸun içindeki var olan yeteneklerin serpilip geliÅŸmesine yardımcı olur. Burada okuma yazma öÄŸretilmez, ancak okuma yazma olgunluÄŸu kazandırılır.Anaokulunda, renk, sayı ve karamlar çocuÄŸun düÅŸüncesine uygun bir biçimde somuta indirgenerek verilir. Parmak boya ve resim faaliyeti, su oyunu, kum oyunu, ritmik jimlastik, bloklarla oynama önde gelen oyun dizileri arasında sayılabilir. Çocukların en hoÅŸlandıkları dramatik oyun köÅŸeleridir. Çocuk en iyi ve kalabalık içindeki oyun köÅŸelerini anaokulunda bulur.Anaokulunun temel öÄŸretim programı içinde, insan ve hayvanları tanıtma, ülkemizi ve dünya ülkelerini tanıtma, önemli olay ve günlerle, trafik ve görgü kurallarını öÄŸretme sayılabilir. Bu amaçla yaratıcılığı destekleyici bir eÄŸitim ortamı, çocuÄŸun doÄŸal merakını geliÅŸtirecek, hayvan yetiÅŸtirme, bitki yetiÅŸtirme gibi araÅŸtırma ve inceleme yapmaya yöneltici köÅŸelere sahip olmalıdır. Hayal gücünü destekleyici kitaplar, resimler, filmler, sesli ve görüntülü malzemeler de eÄŸitimciye destek saÄŸlayacaktır. Anaokulu aynı zamanda kuralları en etkili biçimde öÄŸretebilen kurumdur. Çocuk, yaşıtlarıyla iliÅŸkiye girerek, birlikte yaÅŸamayı, yemek yemeyi, uyumayı ve oynamayı öÄŸrenir. Böylece baÅŸkalarının özgürlüÄŸünden haberdar olur, “ben” ve “baÅŸkası” kavramlarının bilincine vararak yardımlaÅŸma ve iÅŸbirliÄŸi duygusunu geliÅŸtirir. Anaokulu çocuÄŸu, kendi hakkını korurken, paylaÅŸmayı ve baÅŸkalarının özgürlüÄŸünü zedelememeyi öÄŸrenir.Bedensel, sosyal, zihinsel, duygusal geliÅŸimlerini saÄŸlamada, okul öncesi eÄŸitim kurumlarının önemli katkısı, özellikle çocuk, ilköÄŸretime baÅŸladığı zaman kendisini göstermektedir. AraÅŸtırmalar, okul öncesi eÄŸitim kurumlarında eÄŸitim gören çocukların bu eÄŸitimi görmeyenlere kıyasla ilkokulda daha uyumlu ve giriÅŸken, sosyal etkinliklerde daha baÅŸarılı olduklarını ortaya koymaktadır.
Piaget’ye göre çocuÄŸun öÄŸrenmesinde, otonomi (kendi kendini yönetme) çok önemli bir faktördür.Çocuk sorusunun yanıtını öÄŸrenmeden almak yerinde kendi başına bulup keÅŸfettiÄŸi takdirde öÄŸrenme etkili olmaktadır. Bu konuda Piaget ÅŸöyle demektedir: ‘’ Etkin bir okul ancak, öÄŸrencilerin, gerektiÄŸi için deÄŸil, kendileri istediÄŸi için çaba göstermelerini ve baÅŸkaları tarafından hazırlanan bilgiyi kabul etmek yerine, kendi akıllarını kullanarak, özgün çalışmalar yapmalarını saÄŸlayabilirse zeka yasalarının tümüne saygı gösterilmiÅŸ olur’’.
Etkin öÄŸrenme, çocukların seyredip dinlemekle yetinmeyip, bu sürece etkin olarak katıldığı anlamına gelir. Etkin öÄŸrenme doÄŸrudan deneyimler, etkin araÅŸtırma olanakları sunar. Böyle bir öÄŸrenme ortamında çocuk, “Ne yapacağına karar verir”, “çocuÄŸun çeÅŸitli biçimlerde kullanabileceÄŸi bol malzeme vardır”, “o, bu malzemeyi özgürce kullanabilir”, “yapmakta olduÄŸu faaliyeti anlatır”yetiÅŸkinler ve akranlar çocuÄŸun problem çözme ve yaratıcılık çabalarını görüp teÅŸvik ederler.Çocuk merkezli sınıf ortamında çocuk, faaliyet alanı olarak kitaplık köÅŸesini, fen köÅŸesini, dramatik veya inÅŸa oyunu köÅŸesini, yazmaya da dinleme köÅŸesini, sanat köÅŸesini, su veya kum havuzunu seçebilir.
Böylelikle çocuk,
- Kendi zaman ve enerjisini gerektiği gibi kullanarak, neyi nasıl yapacağına ilişkin tercihler yapma ve karar alma fırsatı bulur.
- Kendi seçtikleri amaçları ve görevleri özgün bir biçimde ve sorumlulukla tanımlama ve yeteneklerini geliÅŸtirme fırsatı bulur.
- ArkadaÅŸ ve yetiÅŸkinlerle grup planlaması yapmak ve ortak çaba gösterme konusunda fırsat bulur.
- DüÅŸüncelerini dile getirebilme ve baÅŸkalarına iletebilme ÅŸansını elde eder.
İşte bu nedenlerden dolayı okul öncesi dönemi çocuÄŸ, annenin çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın anaokuluna gitmelidir. Ancak anne- baba anaokulunun seçimine özen gösterilmel, bakım yerine eÄŸitimi temel alan kurumu seçilmelidir. Kurum seçiminde fiziki koÅŸullar kadar izlenen eÄŸitim programıi öÄŸretmen niteliÄŸi ve eÄŸitsel araç gereçle, oyun malzemeleri dikkate alınmalıdır.
ANAOKULUNA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUÄžA NASIL YARDIMCI OLUNABİLİR?
Anaokuluna gitmek istemeyen çocuk genellikle “kuralsız” ve ” özgür” ortamda, dilediÄŸi gibi yaÅŸamını sürdürmeyi yeÄŸleyen çocuktur. Çocuk merkezli ev ortamında ilkeler ortaya kesin hatlarıyla konmadığı zaman kurumdaki “öÄŸle uykusu” ve “yemek” çocuk için göze batan, rahatsız edici unsurlar olmaya baÅŸlar. ÇoÄŸunlukla koruyucu ve aşırı hoÅŸgörülü aile ortamlarından gelen çocuÄŸun okul çevresinde kaygısı artar. O, evdeki kuralsız dünyasında, büyükannesine her ÅŸeyi yaptırabilmektedir. Düzenini de bozmak istememektedir. ÇocuÄŸun anaokulunu reddetmesi halinde, anne-baba, büyükanne veya büyükbabadan herhangi birinin çocuktan yana tutumu ona güç verir ve tepkisi büyür. Oysa çocuÄŸun katıldığı ilk sosyal kuruma uyumu önemlidir. Okula gidiÅŸinin tüm aile üyelerince desteklenmesi beklenir. Burada önemli ölçütlerden birincisi, çocuÄŸun kurumda, anne-babanın yanında arkadaÅŸlarıyla oynayabilmesi, ikincisi ise anne-baba kurumdan ayrıldığında aÄŸlamayı kesip oyun faaliyetine girebilmesidir. Bunlar gerçekleÅŸinceye kadar dikkatli davranılmalıdır. Bu amaçla, ailenin tüm bireylerİ çocuÄŸun kuruma gitmesi konusunda görüÅŸ birliÄŸi içinde olmalıdır.Çocuk servise ya da anaokulunda, ''bağımlı olmadığı'' ebeveyni tarafından götürülmeli, okula gitme konusunda hiçbir ÅŸekilde ödün verilmemelidir.Uyum konusunda zorluk çeken çocuk için çeÅŸitli yöntemler uygulanabilir. ÖrneÄŸin ebeveyn, çocuktan kademeli uzaklaÅŸma yolu seçebilir.Birinci gün sınıfta, ikinci gün bahçede kalan anne, üçüncü gün öÄŸle yemeÄŸine uÄŸramakla yetinir. Ancak ebeveynin kurumdan ayrılmasından sonra aÄŸlamanın gün boyu devam etmesi ve çocuÄŸun fizyolojik zarar görmesi, kilo kaybı halinde bir uzman çocuk psikoluÄŸuna baÅŸvurulmalıdır.
PROF.DR HALUK YAVUZER
Kaynakça: remzi kitabev'nin yayınladığı Prof.Dr. Haluk Yavuzer'in ''ÇOCUÄžUNUZUN İLK 6 YILI '' isimli eseri...
Tan Mavi Beyaz Anaokulu Feneryolu kadıköy
